Elmalılı Hamdi Yazır: Tâhâ  Suresi 40. Ayet Meali

  • إِذْ
  • تَمْشِىٓ
  • أُخْتُكَ
  • فَتَقُولُ
  • هَلْ
  • أَدُلُّكُمْ
  • عَلَىٰ
  • مَن
  • يَكْفُلُهُۥ
  • ۖ
  • فَرَجَعْنَٰكَ
  • إِلَىٰٓ
  • أُمِّكَ
  • كَىْ
  • تَقَرَّ
  • عَيْنُهَا
  • وَلَا
  • تَحْزَنَ
  • ۚ
  • وَقَتَلْتَ
  • نَفْسًا
  • فَنَجَّيْنَٰكَ
  • مِنَ
  • ٱلْغَمِّ
  • وَفَتَنَّٰكَ
  • فُتُونًا
  • ۚ
  • فَلَبِثْتَ
  • سِنِينَ
  • فِىٓ
  • أَهْلِ
  • مَدْيَنَ
  • ثُمَّ
  • جِئْتَ
  • عَلَىٰ
  • قَدَرٍ
  • يَٰمُوسَىٰ
  • Elmalılı Hamdi Yazır: Hani kız kardeşin (Firavun´un sarayına) giderek: «Ona bakacak birini size buluvereyim mi? diyordu. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın olsun da kederlenmesin. Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık. Seni çeşitli musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra ey Musa! Belli bir çağa (peygamberlik görevini yüklenecek bir yaşa) geldin.