Ali Fikri Yavuz: Kehf  Suresi 82. Ayet Meali

  • وَأَمَّا
  • ٱلْجِدَارُ
  • فَكَانَ
  • لِغُلَٰمَيْنِ
  • يَتِيمَيْنِ
  • فِى
  • ٱلْمَدِينَةِ
  • وَكَانَ
  • تَحْتَهُۥ
  • كَنزٌ
  • لَّهُمَا
  • وَكَانَ
  • أَبُوهُمَا
  • صَٰلِحًا
  • فَأَرَادَ
  • رَبُّكَ
  • أَن
  • يَبْلُغَآ
  • أَشُدَّهُمَا
  • وَيَسْتَخْرِجَا
  • كَنزَهُمَا
  • رَحْمَةً
  • مِّن
  • رَّبِّكَ
  • ۚ
  • وَمَا
  • فَعَلْتُهُۥ
  • عَنْ
  • أَمْرِى
  • ۚ
  • ذَٰلِكَ
  • تَأْوِيلُ
  • مَا
  • لَمْ
  • تَسْطِع
  • عَّلَيْهِ
  • صَبْرًا
  • Ali Fikri Yavuz: Duvara gelince, duvar şehirde iki yetim oğlanındı. Duvarın altında, bu oğlanlar için saklı bir define vardı. Babaları da sâlih bir kimse idi. Onun için Rabbin diledi ki, ikisi de rüşdlerine ersinler ve definelerini çıkarsınlar. Bu, Rabbinden bir merhamet idi. Ben, bunları kendi görüşümle yapmadım (Allah’ın emriyle yaptım). İşte senin sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.”